Sosyal Medya

Makale

Srebrenitsa Anneleri için ‘Marş Mira’

ABD-AB/NATO ekseniyle Rusya arasındaki nüfuz mücadelesi, dağılan Yugoslavya projesinin en naif coÄŸrafyası Bosna’da bir iç savaşın patlak vermesine neden oldu. 1992’de baÅŸlayan savaÅŸ, 1995 yılında Dayton AnlaÅŸması ile sona erdirildi. 3 yıldan fazla süren savaÅŸta bütün dünyanın gözü önünde 110.000 Müslüman BoÅŸnak kardeÅŸim hunharca katledildi.

11 Temmuz 1995’te, BM bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil BoÅŸnak kardeÅŸlerim, katil Ratko Mladic komutasındaki iÅŸgalci Sırplara teslim edildi. Kadın ve çocukların BoÅŸnak askerlerin kontrolündeki Srebrenitsa’ya ulaÅŸmasına izin veren Sırplar, 8 bin 372 BoÅŸnak kardeÅŸimi ormanlık alanlarda, fabrikalarda ve depolarda hunharca katlettiler. Katledilen kardeÅŸlerim "bir daha bulunmamak üzere" iÅŸ makineleriyle farklı toplu mezarlara gömüldü.

Ortaya çıkarılan toplu mezarlardaki kurbanların kimliklerinin tespiti konusunda yaşanan zorluklar nedeniyle Uluslararası Kayıp Kişiler Komisyonu (ICMP) bünyesinde 1996 yılında Tuzla kentinde DNA Laboratuvarı kuruldu. Laboratuvar, 22 yıldır Bosna savaşında yakınlarını kaybeden aileler için kimlik tespiti konusunda umut oldu. Şu ana kadar ülke genelinde tespit edilen 550 toplu mezarda 25 bin kardeşimin kemiklerine ulaşıldı.

Toplu mezarlardan çıkarılıp kimlik tespiti yapılanların cenazeleri ise her yıl 11 Temmuz’da düzenlenen anma törenleriyle Srebrenitsa‘da kabirlerine defnediliyor. Geçen yıl 775 kardeÅŸimin defnedildiÄŸi törenlerde, bu yıl 500 kardeÅŸimizin cenazesi topraÄŸa verilecek. Böylece üstü örtülmeye çalışılan katliam, bu defin merasimleriyle canlı tutularak gâvurun gerçek yüzü tüm dünyaya ilan ediliyor. Bunu engellemek isteyen Sırplar, Avrupalı katliam ortaklarıyla 2018 başında yeni bir hileye baÅŸvurdular.

Lahey’deki SavaÅŸ Suçlarında görülen davada Sırp kasabı Radovan Karadzic, ve katil iÅŸ ortakları Ratko Mladiç, Vujadin Popoviç, Ljubisa Beara, Srebrenitsa katliamından sorumlu tutulup cezalandırılarak bütün katliamlar dört kiÅŸinin üzerine yıkıldı. Lahey'deki Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTY) 2017 sonunda faaliyetlerini sonlandırmasının ardından bu sorumluÄŸu(!)  Ã¼stlenen Uluslararası Ceza Mahkemeleri Mekanizması (MICT) toplu mezarlardan çıkartılan kemiklerin kimlik tespitinin yapıldığı laboratuvarın, Bosna Hersek'ten Hollanda'nın Lahey ÅŸehrine taşınmasına karar verdi.

‘Katledilenlerin aileleri, her açılan toplu mezarda kendi yakınlarına ait bir kemiÄŸini bulup onu kabrine defnetmenin umuduyla yaşıyor. Bu umut bazen yılları alıyor, bazen ise buna ömürleri yetmiyor’ diyen acılı Srebrenitsa anneleri, toplu mezarlardan çıkartılan kemiklerin kimlik tespitinin yapıldığı laboratuvarın Lahey’e taşınarak iÅŸin üzerini örtüleceÄŸi kaygısını taşıyorlar. Soykırımın üzerinden 22 yıl geçmesine raÄŸmen hala bulunamayan kurbanları araÅŸtıran laboratuvarın Lahey’e taşınmasını protesto etmek için Tuzla ÅŸehrinde toplanan kurban yakınları bunun bir Sırp komplosu olduÄŸu iddiasını seslendirdiler. Kendisine sığınan BoÅŸnak Müslümanları Sırplar teslim eden Hollandalılar, ÅŸimdi de katledilenlerin kimliklerini tespit eden laboratuvarı Lahey’e taşıyıp, soykırımı yapıldığını reddeden Sırp vahÅŸetini örtmeye çalışıyorlar. Ãœstelik Avrupa Ä°nsan Hakları (!) mahkemesi buna yapılan haklı itirazı reddederek katliama göz yuman batılıların gerçek yüzlerini ortaya koyuyor…

Buruc suresinde, kadın erkek ayırmadan ateÅŸ dolu çukurlara atılan kavmin adı verilmez. Aksine 'Ashab-ı Uhdud' adı ile bu zalimliÄŸi yapanlar deÅŸifre edilir. Bütün ÅŸiddetine raÄŸmen zulme direnenlerin izzeti ve kıyamın kararlılığı takdire ÅŸayandır. Sureyi okuyan her mümin bu acıyı derinden hisseder ve bu aziz insanların izinden zulme tavır konulmasının gerekliliÄŸini zihnine kazır. Resulullah’tan (sav) çok önce gerçekleÅŸen bu zulmü gündeme getiren Buruc suresi, kıyamete kadar bu zulmün unutturulmaması görevini müminlere tevdi etmiÅŸtir. Dünya üzerinde kime yapılırsa yapılsın hiçbir zulmün üzerinin örtülmesine göz yumulmamalı ve zulme izzetle karşı duranların haklı isyanları her boyutta gündemden düşmesine izin verilmemelidir.

Ä°ÅŸte ‘MarÅŸ Mira yürüyüşü’  yaÅŸanan katliamları protestonun en önemli gösterilerinden biridir. Dünyanın dört bir yanından Bosna’ya gelen binlerce genç 7 Temmuz'da Nezuk’da toplanır. O gece çadırlarda kalınır, 8 Temmuz sabah erken kalkıp tekbirlerle yürüyüşe baÅŸlanır. 8, 9 ve 10 Temmuz’da yapılan gündüz yürüyüşleri sonunda akÅŸam Potoçari’ye ulaşılır. Orada da bir gün kalınır ve 11 Temmuz günü Srebrenitsa’daki törene katılınır. Aslında Ölüm tarlalarına yürütülen çaresiz kardeÅŸlerimizin neler hissettiÄŸinin genç nesillerin zihinlerine kazınmasını hedefleyen MarÅŸ Mira, 3 gün için 77 kilometrelik zorlu bir parkurdur. MarÅŸ Mira yürüyüşüne ülkemizden ilk defa 2009 yılında Bahattin Yıldız birkaç gençle katılır. Srebrenitsa’dan döndüğünde bu çok katılımlı yürüyüşe muhakkak ülkemizdeki gençlerinde katılmasında ısrar ederek hayırlı bir çığır açar. Aslan Biçici’nin üstün gayretiyle Türkiyeli Müslümanlar 2010 yılından itibaren “Åžehit Bahattin Yıldız Yürüyüş kolu” olarak MarÅŸ Mira’ya katılmayı baÅŸladılar. Bu yürüyüşe 2 yıl bisikletleriyle tüm Balkan coÄŸrafyasını kateden gençler katıldığı gibi, geçen yıl altı balkan ülkesine uÄŸrayan bir tren ile 1000 kiÅŸilik kızlı erkekli bir katılım saÄŸlandı. Mayın döşenerek girilmez kılınan bir toplu mezar alanının mayından temizlenerek MarÅŸ Mira 2018 yürüyüş duraklarından biri kılınması ise bu seneye ait sevindirici bir geliÅŸme.

Size ne oluyor da, Allah yolunda "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan şu beldeden kurtar ve rahmetinle bize sahip çıkacak bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran güçsüz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz? (Nisa / 75)

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.